Skip to main content

Artan sosyal medya kullanımı geçtiğimiz on yıllarda hiç konu olmayan bir sorunu ortaya çıkardı. Bilindiği üzere otistik çocuklar çok küçük yaştan itibaren (ortalama 3 yaş) yöntemi tartışmalı bir eğitim ve terapi sürecine dahil ediliyorlar.

Uygulayıcılar psikoloji, psikolojik rehberlik ve danışmanlık, ergoterapi, dil ve konuşma terapisi, özel eğitim öğretmenliği gibi farklı alanlardan mezun olabilecekleri gibi tamamen alan dışından kişilerin çeşitli sertifikalarla “uzman” adı altında kurumlarda çalıştığını hatta kendi kurumlarını açtığını biliyoruz.

Farklı bakanlıklara ve farklı mesleki ilkelere bağlılığı olan ya da olmayan bu kişilerden bazıları otistik çocuklara uyguladıkları türlü eğitim ve terapi videolarını, kurum ya da kişisel sosyal medya araçlarında kullanmaktalar. Hatta zaman zaman sponsorlu içerik adı altında tanıtım olarak da yayınlamaktalar.

Çocuğun adı ve fiziksel özelliklerinin yanı sıra süreçteki duygu durumu, alışkanlıkları, sevdiği ya da sevmediği eşya ya da tutum çoğu kez alenen ortaya konmaktadır. Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin de imzacısı olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi 36 Maddeye göre: Taraf Devletler, esenliğine herhangi bir biçimde zarar verebilecek başka her türlü sömürüye karşı çocuğu korurlar.

Ülkemizdeki problemin temeli meslek yasalarının olmaması ve dolayısıyla da denetimsizlikten kaynaklanıyor. Yasal zorunluluklara tabi olunmadığında kuralsızlık her yerde baş gösteriyor. Ve fakat söz konusu çocuklar, özellikle de gelişimsel engel sahibi ve bazen 3 yaşından bile küçük olduğunda bu videoların dolaşıma sokulması iki büyük etik tartışmayı barındırıyor:

  • Bu videoların sonsuza kadar internette kalacağı, art niyetli kişilerce kullanılabileceği, çocuğun rıza verecek durumda olmaması dolayısıyla aile onamı kapsam dışı kalıyor. Çünkü eylemin kendisi kişilik
    haklarına aykırılık bir başka ifade ile özlük haklarına saldırı temsil ediyor.
  • Terapi ya da eğitim içeriklerinin tanıtım için kullanımını ise tamamen etik dışı olduğu gibi olası ticari kar sağlamak amacıyla kullanımı ise ispatlanması durumunda suç kapsamına giriyor.

Aynı sözleşmenin üçüncü maddesinde yazıldığı şekliyle “Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir” cümlesinden hareketle bu videoların amacı ne
olursa olsun dolaşıma sokulması değil yarar sayısız zarar ihtimaline yol
açıyor.

Ailelere Çağrımızdır

Dünyayı anlamlandırmakta zorlanan, kendini ifade kısıtı bulunan ya da sosyal ilişkilerin kodlarını takip etmekte yetersiz kalma ihtimali olan otistik çocuklarınızın özellikle de stres altında oldukları seanslarını yayınlatmayın.

Duygusal çöküşler ya da eğitim/terapi süreçleri mahremiyet taşıyor. Sık sık isim paylaşılarak yayınlanan bu videoların, çocuklarınız büyüyüp akranları ile kaynaşmaya çalışırken tekrar tekrar karşılarına çıkabileceklerini, büyüyünce kendilerinin bu videoları izleyerek kat ettikleri onca yolun ardından belki de en zor zamanlarının hep internette kalacak olması karşısında çaresiz hissedebileceklerini de unutmayın.

Onayınız olmadan yayınlanan videolar ve fotoğraflar için hukuki haklarınızı kullanabilir, sizden onam istendiğinde nedenini sorgulayabilir ve hayır diyebilirsiniz.

Bir videonun eğitim amaçlı kapalı grupta gösterimi dahi tehlike barındırırken sosyal medyanın sonsuz derinliğine bu özel deneyimleri aktarmayın. Söz konusu kullanımlarda “niyet” değil olasılıklara odaklanın.




107 Comments

Yorum Bırak