Feyza Nur Aşkın, Ergoterapist / Duyu Bütünleme Uzmanı
Sinir sistemi ve beyin gelişimi, anne karnında başlayıp yaşamın ilk yıllarında edindiğimiz bedensel ve çevresel deneyimlerle ivme kazanarak ilerleyen, yaşamın belli döneminden sonra ise yavaşlayan bir süreçtir. Duyusal sistemlerimizin oluşup hızla geliştiği 0-6 yaş dönemi ise yaşamın tümünde sergilediğimiz davranışların temelini oluşturur. Çünkü kendi bedenimizden ve çevremizden gelen uyaranları nasıl algılarsak ona uygun bir yanıt oluştururuz. Bu durum bize; yaşa uygun becerileri edinebilmek ve kişinin çevresiyle uyum ritmini yakalayabilmesi için yaşamın ilk yıllarında edinilen deneyimlerin önemini vurgular. Beceriler birbirleri üzerine inşa edilir. Edinilemeyen her bir beceri yaşamın bir üst basamağını etkileyebilir.
Her insanın duyusal profili farklıdır. Duyusal uyaranları algılama ve yorumlama biçimimiz ise beceri edinme süreçlerini doğrudan etkiler. Beyin ve sinir sistemi kişinin kendi bedeninden ve çevresinden gelen uyaranları işlemler, sonrasında kişinin o uyaranı yorumlayıp bir cevap oluşturmasını sağlar.
Duyusal Entegrasyon Güçlükleri
Otizm tanısı alan çocukların etkileri farklılık göstermekle birlikte, birçoğu duyusal entegrasyon güçlükleri yaşarlar. En sık karşılaşılan durumlardan biri ise gelişimsel dispraksidir. Praksis; herhangi bir durum karşısında fikir üretebilme, organize olabilme, sıraya koyabilme ve planlanan yanıtı motor beceriye dönüştürebilme demektir.
Otizm tanısına eşlik eden dispraksi çocukların birçok becerisini etkileyebilir. Bu zorluğu yaşayan çocuklar yeni deneyimler edinmekte, kendilerine söylenenleri algılayıp uygulamakta, zaman ve mekâna uygun davranmakta, günlük yaşamında sıralama gerektiren işleri planlayıp yapmakta, taklit ve koordinasyon becerilerinde, bir aktiviteye başlayıp bitirmekte, fiziksel beceri gerektiren oyunlarda, yazı yazmakta, öğrendiklerini farklı koşullara adapte edebilmekte ve belki de en önemlisi fikir üretmek ve olan fikri organize edip sıraya koyabilmekte zorlanabilirler. Bunların hepsi birer beceri niteliğindedir. Özellikle belirtmek isterim; fikir üretmek çoğu zaman zekâ ile alakası olmayan, kişinin beyin beden ve çevre ile organizasyonu sonucu açığa çıkabilen bir beceridir.
Duyu Sistemleri Bağlantısı
Dispraksik çocuklar sosyalleşip, iletişim kurmakta da zorlanabilir. Praksinin temelini duyusal sistemler oluşturur. Bu sebeple doğru işlenmeyen her bir uyaran, çocuğun sergileyeceği beceriyi etkileyecektir. Tüm beceri paternleri, praksis ile direkt bağlantılı olmayabilir fakat bu zorluklardan birkaçı yaşanıyor ise mutlaka uzman eşliğinde değerlendirilmelidir.
Otistik ve dispraksik çocukların en çok etkilendiği alan dolaylı olarak bağımsızlıklarıdır. Ailelerinin dispraksiyi daha iyi anlayabilmeleri için bu kısmı örneklendireceğim: İletişimi sözlü ya da alternatif biçimlerde sürdüremediklerinde, öz bakım becerilerini yerine getiremediklerinde, çok sakar ve tehlikeye açık gözüktüklerinde, zaman yönetimi yapamadıklarında ya da çevreye ve duruma uygun fikirler üretemediklerinde bakım desteğinin devamlılığı gerekir.
Elbette tipik gelişim gösteren veya göstermeyen tüm çocuklar, birçok konuda desteğe ihtiyaç duyarlar, bu kabul görmüş ve olağan bir durumdur. Fakat bu destek kararında olmalıdır. Kısa yoldan sonuca götürmekten ziyade yönlendirmeli, zaman tanımalı ve çocuğun kendisinin keşfedip kendi yöntemlerini üretmesine olanak sağlanmalıdır. İnsan kompleks bir varlıktır. Bu sebeple yaşanılan bir zorluğun çözümü tek bir terapi ya da yöntem olmayabilir. Her çocuk, otistik ya da değil, kendine uygun zamanlama ve yaklaşımla beceri edinir. Bu hususta kişi bireysel farklılıkları gözetilerek değerlendirilmeli ve multidisipliner bir yaklaşım sergilenmelidir.
Very interesting details you have observed, thank you for putting
up.Expand blog